12.7.16

12.1.14

Kırmızı Koltuklu Teyze

Babam, ona ördüğüm atkıyı hiç takmadı. Sanırım beğenmedi.
Şimdi ısınır su; akar yavaş yavaş borulardan.
Yıldızların arasında yaptığım son gezintiden aklımda kalan bir şeyler var. Unutmadan yazmam gerek. Unuturum çünkü.
Güldü güzel güzel bana. Suphi Bey de gördü güldüğünü hatta, değil mi Suphi Bey? Biraz işi varmış. Sonra gelecek. Gelir illa ki.
Canımı sıkıyor bu toz bulutu. Vallahi anlatacaktım sana ama vakit bulamadım. Başlıyorum:
Yürüyordum işte. Yürürüm ben çünkü kafama estikçe. Buradan bir tutarım yolu, İzlanda'ya kadar. Bazen hızımı alamayıp aynı noktaya geri döndüğüm de olur. Onlardan biriydi. Bir kadına rastladım, elinde bir sepet; içi pişmaniye dolu. Bana da uzattı, çok güzeldi. Hayat kadar hem de. Kız kardeşi ile birlikte yaşıyormuş. Oturduk epey bir ağacın altında. Herkesin yaşadığı kendince önemli tabi. Bu iki kadın, anneleri ölünce babalarıyla beraber… Aman neyse işte. Evlenmemişler de. Öyle yaşlanmışlar. Bizimki pişmaniye satıyor; kardeşi pamuk helva. Bu değil zaten mesele. Kimseyle ilgili değil ve de. Çözmeye çalıştığım bir ipe öyle dolanmışım ki, düğüm açmaktan iflahım kurudu. Şu ucu burdan geçirsem olacak galiba.
Koltuğun üstüne kırıntı dökülmüş biraz; yere doğru mu atsam yoksa sağ elimle toplayıp sol avucuma mı biriktirsem? Kırmızı Koltuklı Teyze?
Tam buldum sanmıştım mutluluğun yolunu; metabolizmanın hüzünseverliğini daha önceleri kanıtlamış olduğumu unutarak.
Annem, bitlerimden arınmam için kafama boca ettiği gaz yağını şampuanla arıtamayınca, çamaşır deterjanına başvurmuştu. Sanırım beni seviyor.
Dikkat çekmeye çalıştım. Aslında anlatacağım çok matah bir şey yok. Gezdim gördüm işte; hepiniz gezip görebilirsiniz aynılarını.
Ama ne gülüyordu be arkadaş. Gamzesi vardı bir yanağında hem de.
Eski giysilerimi verdim, eski ayakkabılarımı verdim, eski bilgilerimi verdim... Yenilerine mecalim yok, kaldım dımdızlak. Biraz güç bulsam çamaşırları asacağım.
Dolabın altından yola çıkan karıncanın, odanın çıkışına varması için geçen sürede bir sigara yaktım kendime. Karıncayla alay ettim. "Boşuna be!" dedim. Şöyle bir baktı bana; iplemedi namussuz.
Tamam, bitti.

Ece'14


5.12.13

Soracağım tek bir soru var. Gogol? Mrs. Dolloway? Cevap verebilir misiniz? Peki ya siz, Bay Marquez? Hiç sanmıyorum. Belki de her şeyi yeniden okumak gerek.
Gidip geliyorum. Gidip, gelemiyorum.
Bu yolların hepsini daha önce yürümedik mi?
Bana öyle geliyor sanırım.
Aklımda bir şeyler var. Bir adım atıyorum, hepsi siliniyor. Sonraki adımda yenileri..
Ve açıkçası, biz sevmeyi bilemedik. Evet çok sevdik de. Bilemiyorum işte. Bi' şeyler bi'şeyler.
Pandora'nın kutusundan çıkan en son kötülük, umut mu sahiden? Hani kimsenin görmediği? Nefisten bahsedeceğim çünkü ben. Belki, hani bir ihtimal, nefsimizdi kutudan en son çıkan. Yani diyorum ki, umuttan da sonra çıkmıştır, farkında değilizdir.
Aradığım şeyi bulamıyorum okuduğum satırlarda. Tam buldum sanıyorum, ardından okuduğum daha bir aradığımmış gibi geliyor. Bu böyle sürüp giderken, gerçekten aradığımı bulmam ya da bundan emin olmam da mümkün olmuyor tabii.
Çitilemek istiyorum kalbimi. Arada biriken kirler ancak böyle temizlenir. Beynimi temizledim halbuki; yetmiyor.
Kambur durma evlâdım. Dik otur bakayım.
Hadi git bir elini yüzünü yıka. Ben de bir sigara içeyim balkonda. Bıraktım gerçi. Ara ara canım istiyor. Mâlum, hepsi kafada bitiyor.
Hadi.

Ece'13

16.9.13

Superman Ortadoğu'da


Şimdi sik*ir git. Şimdi ama. Böyle iş mi olur yahu?
Gitmiyorsan sana bi' şey göstereceğim. Yan odada ama, benimle gelir misin? Sessiz ol biraz. Şimdi kafanı şu pencereden sok ve sola doğru bak. Ufacık bir ışık huzmesi var, gördün mü? Tamam çek kafanı, bir süre sadece o ışığı düşün. Onu düşünmeyi tükettiğinde aklına ilk gelen hayal, kısa zamanda gerçekleşecek. Biliyorum inandırıcı gelmiyor. Sen hele bir dene, kaybedeceğin ne var ki?
Kahvaltı da edelim, akşam yemeği de yiyelim. Sonra bazen hiçbir şey yemeyelim. Şarap içelim aç karına zaman zaman.
Hazırlıksız yakalandım ne yalan söyleyeyim. Nefes alamıyorum. Çekil de azıcık hava gelsin.
Mehmet Usta'nın öyküsünü okudun mu? Rafın üstüne koymuştum. Git oku, beni biraz yalnız bırak.

Ece'13

6.10.12

Her gün bir kez dışarı çıktım kırık bir bulutla yürüdüm, her gün bir insana bakıp yüzümü yere eğdim. Her gün birileri konuştu, ben dinliyor gibi yaptım. Her gün bir kez "neredeyim?" diye sordum kendime. Her gün bir kuzey kışı indi içime. Her gün karşımda duran fotoğraflarına baktım. Bir kez öfkelendim her gün. Her gün bir kez sordum kendime "neden bu kadar bağlandın?". Her gün adalet ve zalimlik üzerine düşündüm. Belki de her şey. Her gün bir perdeyi aralamaya çalıştım. Her gün hiçbir şeyi anlamadığımı düşündüm. Gördüğüm her cümle bana bir bıçak gibi battı, anlamadım. Her gün bir taş parçası söktüm içimden. Her gün uyku beni koynuna alsın diye yalvardım. Her gün "gün bitiyor, gece bitmiyor" dedim. Her gün işlerin beni avutmadığını gördüm. "Ayrılık günlerini niçin sonradan sisli bir perde gibi hatırlarız?" diye sordum. "Öfkeni unutma" dedim kendime her gün, "unutursan düşersin". Her gün bir saati ayakta durmaya, dimdik durmaya ayırdım. Her gün sana içimden bir kez 'sevgilim' diye seslendim. Her gün sana bir kez 'zalim' diye seslendim. Her gün acını tattım. Her gün unutmak için değil, unutmamak için ağu kattım kalbime. Her gün 'insan olmak ne çok kusur içeriyor' diye düşündüm. Her gün kilidi açmaya çalıştım. Başka bir şey vardı, başka bir şey; ben sana dünyanın değil yer yüzünün diliyle seslenmiştim. Çile nedir? Günah ne? Bana ne bunlardan? Dünyanın merkezi sendin her gün, ben senden uzayan uçsuz bucaksız bir kara.

Birhan Keskin

3.6.12

Bazen tüm unuttuğun boşa gider.

22.2.12

Bişeyler

Hava limanında yakaladığın sevgiliyi geri döndürme hikayesi tam bir uydurmaca. Uçak biletleri çok pahalı çünkü, aldıysan gidersin. Olacaksa dönüşte bakılır bi çaresine -ki ya geri dönülmez ya da gittiği gibi dönmez insan.
Mideme sancılar saplanıyor bi haber uğruna da işte olan biten bişey yok, anca fotoğraflardan izliyorum.
Ispanak karakterli insanlarla dolup taşmış şehir; alırken kucağını dolduruyor, pişirince bi avuç kalıyor.
Bişeyler dedim de işte yetmedi dediklerim.

1.9.11

Cádiz'in Ben'cesi

Kesip yapıştırdım Cádiz'i işte.